MAVİ Onu ilk gördüğünde büyük mavi gözleri uzaklara dalmıştı. Parkın bahçesindeki çimlerde dizlerini göğsüne çekerek oturmuştu, kendisini dünyadan soyutlar gibi. Üstünde koyu lacivert kot pantolon ve fosforlu turuncu renkli bir t-shirt vardı.
Onu ilk gördüğünde o güzel kafasından neler geçtiğini tahmin edemiyordu ama mutlu olmadığı belliydi. Mutsuz da değildi aslında; sadece kafası karışıktı. Onu ilk gördüğünde ona bu kadar tutulacağından haberi yoktu. İçinden bir ses bu koca okulda onu bir daha göremeyeceğini fısıldıyordu. İşte hepsi bu kadardı, daha okulun ilk gününden birine karşı böyle hissedilmezdi ki! Kafasını salladı ve odasına koştu.
Saat 9’a geliyor. İşten geç ayrıldım. Saat 5 gibi bitmesi gerekiyordu bütün tasarımların ama Koray Bey inatla şirket logosunu ortaya koymamızı istiyordu. Tanrım, diye düşündüm, bu adamda hiç göz yok. “Tabii efendim, haklısınız ama gerçekten güzel olmaz. .. Tamam pekâlâ siz bilirsiniz.” Laftan anlamaz, burnunun dikine giden bir adam işte; ama parayı o veriyor, biz gariban grafikçiler de boyun eğmek zorundayız. Yeni mezunlar geldi şirkete, hiçbiri bir boktan anlamıyor. Ama ben patrona söyledim yeni gelenleri mülakatla alalım diye. Şimdiki okullar sadece üniversite sınavıyla alıyor öğrencileri zaten. Kalitesiz, konuyla alakasız kişiler mezun olup kapımıza dayanıyor. Sonra neden o logo ortaya konmuyor. Oof, of.
|